Su stresi teorik olarak su ihtiyacının, su kaynaklarına göre fazla olmasıdır. Bir bölgedeki insan nüfusunun su ihtiyacını, tarımsal su ihtiyacın, endüstriyel su ihtiyacının bölgedeki su kaynaklarından fazla olması durumu su stresi olduğu anlamına gelmektedir.
Su kıtlığı ile su stresi arasındaki farkı sayısal olarak ifade edecek olursak, kişi başına yıllık su miktarının 1700 m3 altında olması durumu su stresi, kişi başına su tüketimi 1000 m3 altında düşmesi durumu su kıtlığı olarak adlandırılmaktadır. Su kaynaklarının temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda yetersiz kaldığı durumlar su kıtlığı olarak adlandırılmakta olup su stresi ise su kaynaklarının bölgedeki su ihtiyaçlarının karşılanması konusunda zorlanmasıdır. Bu iki tanım arasındaki farkı bu şekilde açıklanabilmektedir.
Su kaynakları üzerinde World Resources Institute (WRI) tarafından detaylı çalışmalar yapılmış olup su stresi, su kıtlığı gibi başlıklar detaylıca incelenmiştir. Dünyanın her bölgesinde mevcut su kaynaklarının durumuna bu kaynaktan ulaşılmaktadır. Ülkemizde Konya kapalı havzası, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Trakya Bölgesi su stresi yaşayan bölgelerin başında gelmektedir.
Su stresi yüksek su tüketimi olan tekstil, tarım, gübre, enerji gibi sektörleri etkilemektedir. Ancak su stresi yalnızca sektörel bazda olumsuz etkiler yaratmakla kalmaz sosyal ve çevresel anlamda da olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Küresel iklim değişikliği ile yağış rejimindeki azalma ve değişiklikler, dünya sıcaklığındaki artış ile buharlaşmadaki artış, artan sıcaklık sebebiyle kar yağışlarının azalması ile yer altı sularının yetersiz beslenmesi, yağış rejimlerinin bölgesel olarak farlılık göstermesi taşkın ve kuraklık gibi etkileri bahsetmek mümkündür.
Su stresi yönetimi konusunda işletmeler, su tüketimlerinin optimize edilmesi önemli rol oynamaktadır. İşletmeler su stersi kapsamında risk ve fırsatlarını belirlemeleri akabinde kısa, orta ve uzun vadede hedefler belirleyerek su stersini yönetebilmektedirler. Mevcut durumda ise şirketler su tasarrufu sağlayacak yatırımlar (örnek: atıksuların yeniden kullanılması, yağmursuyu toplama sistemlerinin kurulması, gri su kullanımı gibi) yaparak su tüketimlerini azaltabilirler.
Su verimliliğinin sağlanması su tüketimlerinin belirlenerek optimize edilmesi ile başlamaktadır. Su ihtiyacı olan alanlarda kullanılabilecek su kaynakları tespit edilmeli (örnek: yağmur suyu, gri su, yerüstü suyu gibi) ve mevcut su tüketim kaynaklarından oluşan atıkların bu süreçlerde tekrar kullanılabilmesi gibi stratejiler kullanılabilmektedir.
Endüstriyel suların optimizasyonu öncelikle su tüketim miktarları ve su tüketim alanlarının tespit edilmesiyle başlamaktadır. Akabinde su kullanımı optimizasyonu için risk ve fırsatlar belirlenmelidir. Bu süreçlerin akabinde su tüketim alanlarının alternatif şekilde değerlendirilmesi konusunda (grı su kullanımı, yağmur suyu kullanımı vb.) araştırmalar yapılmalıdır. Bu şekilde su tüketimi optimizasyonu sağlanabilmektedir.
Su yönetimi politikaları işletmelerin su tüketim giderlerini azaltarak maliyet avantajı sağlamalarına fayda sağlamaktadır. Atıksularının arıtılması ve yeniden kullanılması gibi su yönetimi politikaları doğal ekosistemin korunması ve yasal mevzuatlar kapsamında faydalar sağlamaktadır. Mevcut su tüketim verilerinin analizi ile su kullanım alanları ve verimliliklerinin tespit edilmesi konusunda fayda sağlamakta olup verimli üretim ve operasyon süreçlerinde faydalar sağlanmaktadır. Su yönetim politikaları ile sürdürülebilirlik alanındaki standartlara uyum konusunda faydalar sağlamaktadır.
Su stersi danışmanlığı işletmelerin mevcut su tüketim verilerinin analiz edilmesi ve su tedarik kaynakları ile karşılaştırılması ile başlamaktadır. Akabinde su kullanım alanlarının belirlenerek alternatif su tüketim kaynakları ile su tüketim miktarlarının azaltılması ve yönetilmesi ile devam etmektedir. Ardından kısa, orta ve uzun vadede su tüketim hedefleri verilerek sürecin takibi yapılmaktadır.
Su stresi konusunda danışmanlık hizmeti su tüketiminin yoğun olduğu sektörler (kimya, tekstil, kağıt, enerji vb.), turizm tesisleri, organize sanayi bölgeleri, yerel ve uluslararası standartlarda raporlama yapmak isteyen işletmelerin alması önem arz etmektedir.
CASEM olarak su yönetimi danışmanlığı olarak su ayak izi hesaplama ve su stresi konularında uçtan uca hizmetler vermekteyiz. Öncelikli su kullanım alanlarınızın tespiti ve su tüketimlerinin incelenmesi süreçleri ile başlamaktayız. Su tüketim verilerinizi bölgenizdeki su temin kaynakları ile analiz ederek işletmenizin su stresini hesaplamaktayız. Su tüketimi optimizasyonu kapsamında risk ve fırsatları belirleyerek bu kapsamda aksiyon planları hazırlamaktayız. Su tüketimi azaltma hedefleri hazırlayarak işletmenizin sürdürülebilirlik alanındaki uyum gerekliliklerini yerine getirmeniz konusunda destek sağlamaktayız.
Su stresi analizi için öncelikli olarak analizin yapılacağı bölge seçilmesi gerekmektedir. Akabinde bölgenin su ihyacının sağlandığı su kaynakları belirlenmelidir. Su tüketim ihtiyaçlarının belirlenmesi su stresi ındex hesabının yapılması. Su stresinin küresel ısınma etkisi ile yağış rejimi, kuraklık, su stresi gelecek senaryolarının belirlenmesi ile devam etmektedir. Son olarak risk ve fırsatların belirlenerek aksiyon planlarının hazırlanması ile sonuçlanmaktadır.