CDP, çevresel sürdürülebilirlik konusunda dünya genelinde şirketlerin performansını ölçen ve raporlayan en büyük platformlardan biridir. Türkiye çalışmalarını ise Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu üstlenmektedir. 2022 yılı Türkiye Sonuçları, 25 Nisan 2023 tarihinde Garanti BBVA’nın ana sponsorluğunda gerçekleşen CDP Türkiye 13. İklim Değişikliği Konferansı ve Ödül Töreni’nde açıklanmıştır.
CDP Raporu, Türkiye’deki şirketlerin çevresel verilerini açıklama oranında %21’lik bir artış belirtmiştir. Bu artış, CDP’nin üç temel programı olan iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma kapsamında çevresel verilerini açıklayan şirketlerin sayısındaki artıştan kaynaklanmaktadır. CDP’nin çalışmaları, şirketlerin sürdürülebilirliğe olan yaklaşımlarını ve performanslarını ölçerek, kamuoyunun şirketler hakkında bilinçli kararlar almasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
CDP Raporu, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile ilgili önemli bir raporlama inisiyatifi olarak öne çıkmaktadır. Bu raporlar, organizasyonların çevresel ve iklimle ilgili performanslarını değerlendirmek ve paydaşlarına bu konulardaki faaliyetlerini şeffaf bir şekilde iletmek amacıyla hazırlanır. CDP Raporu organizasyonların çevresel ve iklimle ilgili performanslarını değerlendirmek ve raporlamak amacıyla oluşturulan bir inisiyatiftir. CDP, dünyanın dört bir yanındaki binlerce organizasyonun çevresel verilerini toplamak, değerlendirmek ve paydaşlarına sunmak için bir platform sağlar.
CDP Derecelendirme Metodolojisi’ne göre belirlenen CDP Global ve CDP Türkiye Liderleri de etkinlik sırasında kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu liderler, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik en iyi uygulamaları gerçekleştiren ve raporlama konusunda öncü olan şirketleri içermektedir. Bu liderlerin belirlenmesi, şirketler arasındaki rekabeti arttırarak sürdürülebilirliği teşvik etmekte ve diğer şirketlere örnek teşkil etmektedir.
CDP’nin Tükiye raporu, Türkiye’deki şirketlerin çevresel sürdürülebilirlik konusundaki performanslarını ölçerek, bu alanda iyileştirme yapılması gereken alanları belirlemekte ve sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak çalışmaları teşvik etmektedir.
CDP’nin Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki performanslarını ölçen raporlamalarına göre, iklimle ilgili riskleri tanımlayan şirketlerin oranı %95. Bununla birlikte, şirketlerin yalnızca %2.6’sı bu risklere karşı önlem almaya hazır olduklarını bildirmiş. Raporlamaya katılan şirketlerin %96’sı iklim kaynaklı fırsatları belirledi, ancak raporlanan risklerin sayısı, fırsatların neredeyse üç katıdır.
CDP’nin araştırması, Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirliğe yönelik çalışmalarının arttığını göstermektedir. Ancak, işletmelerin risklerin finansal etkilerini daha iyi anlamaları ve buna göre önlemler almaları gerekmektedir. Rapor, Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerine rehberlik edecek önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.
CDP’nin araştırması, özellikle Türkiye’deki işletmelerin karbon fiyatlandırma mekanizmaları konusunda daha fazla dikkat göstermeleri gerektiğini de göstermiştir. İşletmelerin, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları için karbon fiyatlandırma gibi stratejileri benimsemeleri gerekmektedir.
Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerinin artması olumlu bir gelişme olsa da, işletmelerin risklerin finansal etkilerini daha iyi anlamaları ve buna göre önlemler almaları gerekmektedir. Bu rapor, Türkiye’deki işletmelerin sürdürülebilirliğe yönelik faaliyetlerinde bir rehberlik kaynağı olarak kullanılabilir.
CDP Raporları, çevresel sürdürülebilirlik konularına odaklanarak organizasyonların çevresel etkilerini ölçmelerine, izlemelerine ve iyileştirmelerine yardımcı olur. Bu raporlar, şirketlerin çevresel riskleri azaltmalarına ve fırsatları daha iyi değerlendirmelerine olanak tanır. Aynı zamanda, bu bilgiler paydaşlar için (yatırımcılar, müşteriler, tedarikçiler, kamu) organizasyonların çevresel performansını değerlendirmelerine ve sürdürülebilirlik stratejilerini anlamalarına yardımcı olur.
CDP Raporları, organizasyonların iklim değişikliği ile mücadeledeki rolünü vurgular. Sera gazı emisyonları, organizasyonların çevresel etkilerinin önemli bir parçasıdır ve CDP, bu emisyonların ölçümü, raporlanması ve azaltılması konusunda rehberlik sağlar. İklim değişikliği ile mücadele, küresel bir öncelik haline gelmiştir ve CDP Raporları bu önemli konuda organizasyonları hesap verebilir kılar.
CDP Raporları sadece çevresel konularla sınırlı değildir. Aynı zamanda organizasyonların sosyal ve finansal etkilerini de değerlendirir. Su kullanımı, ormancılık politikaları, insan hakları ve iş etiği gibi konular da raporlar içinde ele alınır. Bu, organizasyonların sürdürülebilirlik stratejilerini daha geniş bir perspektiften incelemelerine olanak tanır.
CDP Raporları, organizasyonların paydaşlarına (yatırımcılar, müşteriler, tedarikçiler, kamu) açık ve güvenilir bir iletişim sunar. Şirketler, sürdürülebilirlik çabalarını ve başarılarını şeffaf bir şekilde paylaşarak paydaşlarına güvenilirlik oluşturur ve sürdürülebilirlik performanslarını izler.
Sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile ilgili bilgiyi paydaşlarına iletmek isteyen organizasyonlar için CDP (Carbon Disclosure Project) raporu hazırlamak, önemli bir adımdır. CDP raporu hazırlamaya başlamadan önce, organizasyonunuzun hangi kaynaklara sahip olduğunu belirlemeniz gerekir. Bu kaynaklar, çevresel ve iklim verileri, su kullanımı, enerji tüketimi ve diğer ilgili bilgileri içerir. Bu verileri toplamak ve düzenlemek için bir veri yönetimi planı geliştirmeniz önemlidir. CDP raporu hazırlarken, Global Reporting Initiative (GRI) veya Sustainability Accounting Standards Board (SASB) gibi uluslararası standartlara uygunluğu göz önünde bulundurmanız önemlidir. Bu standartlar, sürdürülebilirlik raporlarının yapısını ve içeriğini düzenler ve daha fazla karşılaştırılabilirlik sağlar.
CDP raporu hazırlarken, çevresel ve iklim verilerini toplamalı ve doğrulamalısınız. Bu verilerin doğru, güvenilir ve güncel olması çok önemlidir. Organizasyon içindeki farklı departmanlardan gelen verileri bir araya getirirken, veri doğrulama süreçleri de uygulamalısınız. CDP raporu, organizasyonun sürdürülebilirlik hedeflerini ve çevresel performansını açıkça iletmelidir. Bu nedenle, raporunuzda organizasyonunuzun sürdürülebilirlik stratejilerini ve hedeflerini belirlemeniz önemlidir. Ayrıca, bu hedeflerin organizasyonunuzun uzun vadeli vizyonu ile uyumlu olduğundan emin olmalısınız.
CDP raporu, organizasyonunuzun çevresel ve sürdürülebilirlik performansını paydaşlarına açık ve şeffaf bir şekilde ilettikten sonra paylaşılmalıdır. Raporda, organizasyonunuzun başarıları, hedeflerine ulaşma stratejileri ve gelecekteki planları net bir şekilde belirtilmelidir. Ayrıca, paydaşların geri bildirimlerine ve sorularına yanıt vermeye hazır olmalısınız. CDP raporu hazırlamak, organizasyonunuzun çevresel ve sürdürülebilirlik performansını paydaşlara iletmek için güçlü bir araçtır. Bu adımları takip ederek, organizasyonunuzun CDP raporunu başarıyla hazırlayabilir ve sürdürülebilirlik çabalarınızı daha geniş bir kitleye duyurabilirsiniz.
CDP (Carbon Disclosure Project), organizasyonların çevresel ve iklimle ilgili performanslarını değerlendiren ve puanlayan bir inisiyatiftir. CDP skorları, organizasyonların iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik çabalarını ölçmek için kullanılır. Bu skorlar, organizasyonların sürdürülebilirlik çabalarına ve finansal performanslarına büyük etkileri olan önemli bir metrik olarak kabul edilir. CDP Raporu skorları, organizasyonların iklim değişikliği ile mücadeledeki liderliklerini yansıtır.
Yüksek CDP skorları, organizasyonların iklim değişikliği sorununu ciddiye aldığını ve etkili stratejiler geliştirdiğini gösterir. Bu, organizasyonların sürdürülebilirlik alanında lider olarak tanınmalarına ve sürdürülebilir yatırımcıların ve paydaşların ilgisini çekmelerine yardımcı olur. CDP Raporu skorları, organizasyonların finansal performansları üzerinde doğrudan etkisi olan bir metriktir. Yüksek CDP skorları, organizasyonların çevresel riskleri azaltma ve sürdürülebilirlik fırsatlarından yararlanma yeteneğini yansıtarak, finansal riskleri azaltabilir ve sürdürülebilir büyümeyi teşvik edebilir.
Yatırımcılar ve paydaşlar, organizasyonların CDP skorlarını dikkatle izlerler. Yüksek CDP skorları, organizasyonların sürdürülebilirlik çabalarını ve risk yönetimi stratejilerini olumlu bir şekilde değerlendirirler. Bu, organizasyonların sürdürülebilir yatırımcıların ve paydaşların ilgisini çekmesine yardımcı olabilir.
CDP Raporlama skorları, organizasyonlara sürdürülebilirlik alanında rekabet üstünlüğü sağlama fırsatı sunar. Yüksek skorlar, organizasyonların sürdürülebilirlik liderleri olarak tanınmalarına ve sektörlerinde öncü olmalarına olanak tanır. Bu da pazarlama avantajları ve rekabet avantajlarına yol açabilir. CDP skorları, organizasyonların sürdürülebilirlik performansını değerlendirmek için bir ölçüdür ve organizasyonlara iyileştirme ve inovasyon fırsatları sunar.
Düşük skorlar, organizasyonların zayıf alanlarını belirlemelerine ve sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirmelerine yardımcı olabilir. Bu, organizasyonların daha sürdürülebilir ve çevresel olarak duyarlı bir geleceğe doğru ilerlemelerine yardımcı olur.Özetle, CDP skorları organizasyonlar için sürdürülebilirlik ve finansal performanslarını ölçmek ve geliştirmek için önemli bir araçtır. Yüksek skorlar, organizasyonların liderliklerini ve sürdürülebilirlik çabalarını vurgularken, düşük skorlar organizasyonlara iyileştirme fırsatları sunar. Bu nedenle, organizasyonlar CDP skorlarını dikkatle takip etmeli ve sürdürülebilirlik çabalarını sürekli olarak iyileştirmelidirler.
2003 yılından itibaren Karbon Saydamlık Beyanında bulunan şirket sayısı artmaya devam etmektedir. İklim değişikliği, küresel ısınma ve karbon ayak izi gibi çevresel sorunların artış göstermesi nedeniyle sorunlara kurumsal bazda eğilmek de fazlasıyla önemli bir konu haline gelmiştir. İşletmelerin fosil yakıt kullanımından kaynaklanan sera gazı salınımını kontrol altına almak ve daha makul bir çerçevede karbon salınımını değerlendirmek adına Karbon Saydamlık Projesi uygulanmaktadır.
Sera gazı salınımının daha makul bir seviyede olmasını sağlamak, şirketlerin karbondioksit stratejilerini belirlemek ve riskleri ele almak adına bu beyanlar kurumsal bazda önemini korumaktadır. Genel faydaları yukarıdaki gibi sıralansa da karbon saydamlık beyanları kapsamında elde edilen avantajları tek tek şu şekilde ele almak mümkündür:
CDP Beyanı, düzenli ve sürekli bir şekilde yapıldığında sadece ulusal değil uluslararası çapta da başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu ifade etmek gerekir. Siz de bu konuda en makul yaklaşımları benimseyerek hareket edebilirsiniz. İşletmenizin başarısı ve sürdürülebilirliği noktasında fazlasıyla önemlidir.
Yayınlanan bu yönetmelik Avrupa Birliği’ne direk ihracat yapan ya da ihracat yapan müşterilere sahip işletmeleri direkt olarak etkileyecek. Bu noktada ihracatçılarımızın mekanizmanın nasıl uygulanacağına dair soruları gün geçtikçe artmaktadır.
CDP Su Güvenliği Programı, organizasyonların su kullanımı, su kaynaklarına yönelik riskler ve sürdürülebilir su yönetimi konularında performanslarını değerlendirmek ve raporlamak için bir platform sunar. Bu program, organizasyonların su ile ilgili verileri toplamalarına, analiz etmelerine ve paydaşlarına iletmelerine olanak tanır.
CDP Su Güvenliği Programı, organizasyonların su kaynaklarına yönelik riskleri değerlendirmelerini sağlar. Su kaynaklarının azalması, su kalitesinin bozulması ve su ile ilgili yasal düzenlemeler organizasyonlar için önemli riskler oluşturabilir. Bu program, organizasyonların bu riskleri belirlemesine ve yönetmesine yardımcı olur. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, organizasyonların su kullanımını izlemeleri ve iyileştirmeler yapmaları gereken bir alanı kapsar. CDP Su Güvenliği Programı, organizasyonların su kullanımını ölçmelerini, su tasarrufu stratejileri geliştirmelerini ve sürdürülebilir su yönetimi uygulamalarını benimsemelerini teşvik eder.
Su güvenliği konusundaki performanslarını raporlayarak organizasyonlar, paydaşlarına şeffaf bir şekilde bilgi sunarlar. Bu program, organizasyonların su ile ilgili faaliyetlerini, hedeflerini ve başarılarını paydaşlarına açıkça iletmelerine yardımcı olur. Bu da organizasyonların sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerini gösterir.
CDP Su Güvenliği Programı, organizasyonların su güvenliği stratejilerini sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği stratejileriyle entegre etmelerini teşvik eder. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile yakından ilişkilidir ve organizasyonlar bu alanlarda entegre bir yaklaşım benimsemelidir.
CDP Su Güvenliği Programı, organizasyonların su ile ilgili performanslarını ölçmelerine, izlemelerine ve paydaşlarına iletmelerine yardımcı olan önemli bir araçtır. Su kaynaklarına yönelik risklerin ve sürdürülebilir su yönetiminin giderek daha fazla önem kazandığı günümüzde, bu program organizasyonların su güvenliği konusundaki taahhütlerini güçlendirmelerine yardımcı olur.
Ormansızlaşma, dünya genelinde büyük bir çevresel sorun olarak kabul edilir. Ormanlar, biyoçeşitliliği koruma, karbon emilimini artırma ve su kaynaklarını koruma gibi çok sayıda fayda sağlar. Ancak ormansızlaşma, bu önemli ekosistemleri tehdit eder ve iklim değişikliğine katkıda bulunur. CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonları bu sorunla mücadele etmeye teşvik eder. CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonlardan ormanlarla ilgili verileri toplamalarını ve bu verileri raporlamalarını ister. Bu veriler, organizasyonların ormanlarla olan ilişkilerini ve ormansızlaşma ile mücadele stratejilerini yansıtır. Ormanlarla ilgili verilerin toplanması ve raporlanması, organizasyonların sorumluluklarını ve taahhütlerini şeffaf bir şekilde göstermelerine yardımcı olur.
CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonların sürdürülebilir orman yönetimi ve ormansızlaşma ile mücadele için işbirliği yapmalarını teşvik eder. Bu işbirlikleri, ormanların korunması ve sürdürülebilir yönetimi için önemli bir rol oynar. Ayrıca organizasyonların tedarik zincirlerindeki orman ürünlerini izlemeleri ve sürdürülebilir kaynaklardan temin etmeleri konusunda destek sağlar. CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonları ormanları sürdürülebilir bir şekilde yönetmeye teşvik eder. Bu, ormansızlaşmanın önlenmesi ve ormanların uzun vadeli sağlığı için kritik öneme sahiptir. Organizasyonlar, sürdürülebilir orman yönetimi uygulamalarını benimsemek ve ormansızlaşma ile mücadele stratejilerini güçlendirmek konusunda sorumluluk taşırlar. CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonların ormansızlaşmanın sosyal ve ekonomik etkilerini de değerlendirmelerini teşvik eder. Ormansızlaşma, yerel topluluklar üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir ve tedarik zinciri risklerini artırabilir. Bu program, organizasyonların bu etkileri anlamalarına ve gerekli önlemleri almalarına yardımcı olur.
CDP Ormansızlaşma Programı, organizasyonların ormansızlaşma ile mücadelede sorumluluk almalarını ve sürdürülebilir orman yönetimi konusunda liderlik etmelerini teşvik eder. Ormanların korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, çevresel, sosyal ve ekonomik faydalar sağlar ve bu program, bu önemli hedeflere ulaşmada organizasyonlara rehberlik eder. Özetle, CDP raporlama, organizasyonların çevresel ve sürdürülebilirlik performanslarını paydaşlarına açıkça iletmek ve küresel iklim değişikliği ile mücadelede liderlik etmek için önemli bir araçtır. Bu raporlar, organizasyonların çevresel sorumluluklarını ve sürdürülebilirlik çabalarını göstererek daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmalarına yardımcı olur.
Karbon Saydamlık Projesi kapsamında uygulanan pek çok programdan söz etmek olasıdır. Bu çerçevede her bir programın hedefi ve sağlamaya çalıştıkları farklı farklıdır. Siz de bu konuda en makul alternatifleri değerlendirerek Karbon Saydamlık Programları bağlamında daha başarılı sonuçlara ulaşabileceğinizi göz ardı etmemelisiniz. İşte bahse konu programlar:
Dünyanın en büyük kurumsal iklim değişikliği, su verimliliği ve orman risk verisine sahip olan CDP bu veriler ışığında önlemler alınmasını ve faydalı çalışmalar yapılmasını destekler. Bu kapsamda önemli olan çevresel sürdürülebilirlik ve başarı odaklı yaklaşımların benimsenmesidir. Aşağıdaki açıklamalarla programların hedefleri ve detayları titiz bir şekilde ele alınmaktadır. Bu bağlamda karbon saydamlık beyanları ile alakalı en başarılı çözümlerin elde edilmesi de söz konusu olur.
İklim Değişikliği
İklim değişikliği programı kapsamında şirketlerin sera gazı salınımını azaltacak ve iklim değişikliği riskini en az seviyeye çekecek çalışmalar yapılması arzu edilmektedir. CDP’nin işlediği veri dünyanın en büyük şirketlerinden oluşmaktadır. 800’ü aşkın kurumsal paydaşın yönettiği sermaye yaklaşık 100 Trilyon USD kadardır. Bu da CDP kapsamındaki iklim değişikliği programının önemini kanıtlar niteliktedir.
Su Verimliliği
Su, insanlığın devamı açısından önemi tartışmasız bir kaynak olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda CDP’nin odaklandığı en önemli unsurlardan bir tanesi de su verimliliği olarak kabul görmektedir. CDP Su Programı kapsamında sermayesi trilyonlarca USD olan şirketlerin su verimliliği konusunda çalışmalar yapması ve veri sağlaması desteklenmiştir.
Ormanlar
CDP Programı kapsamında 500’ü aşkın paydaşın takip ettiği oldukça önemli bir kriter olarak kabul görmektedir. Ormansızlaşmaya karşı kereste, hurma yağı, sığır ve soya ile alakalı ürünlere dair verilerin toplanmasına yardımcı olur. Özellikle ormanların sera gazlarını absorbe etme imkânı sunduğu düşünüldüğünde ormanların korunmasını desteklemesi açısından değeri çok fazladır.
Tedarik Zinciri
Su kaynakları, ormanlar ve iklim ile alakalı çalışmalar yürüten CDP; riskleri en aza indirmek adına tedarik zinciri üyeleri ve diğer paydaşlarla ortak çalışmalar yürütülmesini destekler. CDP aracılığı ile trilyonlarca USD değerinde sermayesi bulunan şirketlerin tedarik zinciri süreçlerine veri sağlaması daha başarılı bir programın yürütülmesine yardımcı olmaktadır.
Şehirler
Şehirler programı kapsamında CDP, dünya nüfusunun önemli bir kısmının yaşadığı şehirlere yönelik çalışmalar yürütmektedir. Çevresel etkileri de dikkate alarak gerçekleşen çalışmalar kapsamında çözümlerin ortaya çıkarılması ve sürdürülebilirlik odaklı aksiyon alınması amaçlanmaktadır.
Karbon Saydamlık Projesi Beyan Dereceleri
CDP, şirketlerin karbon yönetimleri ile alakalı süreçleri kontrol altına alırken gelişmeleri değerlendirmek adına çeşitli sınıflandırmalar ve derecelendirmeler yapmaktadır. Bu kapsamda 4 farklı derece ile şirketlerin hangi seviyede olduğuna dair düzenlemeler söz konusudur. Aşağıda dereceler ve ne anlama geldiklerini titiz bir şekilde inceleyebilirsiniz.
4.Beyan
Başlangıç seviyesi olarak da bilinen bu beyan CDP programlarının sorunlarına yönelik ayrıntılı cevaplar içermektedir.
3.Farkındalık
Çevresel sorunlara yönelik işleyişi belirten bilgi seviyesi olarak kabul edilmektedir.
2.Yönetim
Etkilere yönelik önlemlerin ve yönetim stratejisine ulaşmayı amaçlayan seviyedir.
1.Liderlik
İklim etkileri yönetiminde en iyi çözümlerin elde edilmesini ifade etmektedir.
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen Türkiye çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’deki şirketlerin çevresel verilerini açıklama oranı %21 artış gösterdi.
CDP, Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki performanslarını ölçen raporlamalarına göre, iklimle ilgili riskleri tanımlayan şirketlerin oranı %95. Ancak, şirketlerin yalnızca %2.6’sı bu risklere karşı önlem almaya hazır olduklarını bildirdi. Raporlamaya katılan şirketlerin %96’sı iklim kaynaklı fırsatları belirledi, ancak raporlanan risklerin sayısı, fırsatların neredeyse üç katıdır.
CDP’nin konferansında “İklim Değişikliği Raporlamasının Evrimi: Gönüllü Raporlamadan Zorunlu Raporlamaya Doğru” teması ele alındı. Konferans, tüm dünyada yaygınlaşmaya başlayan ve Türkiye’de daha etkin bir şekilde uygulanması planlanan zorunlu sürdürülebilirlik raporlaması konusunu ele aldı. CDP, yıllardır şirketlere gönüllü raporlama yapabilecekleri bir platform sunarken, bu amacını genişleterek zorunlu raporlama konusunda da şirketlere destek olmaya devam edeceğini gösterdi.
Konferansın açılış konuşmasını Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu gerçekleştirirken, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) Vakfı/ ISSB Strateji Direktörü Mardi McBrien ve Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Kamu Gözetimi (KGK) Başkan Yardımcısı Murat Yünlü de ana konuşmacılar arasındaydı.
CDP’nin araştırması, Türkiye’deki şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerinin artmasına rağmen, işletmelerin risklerin finansal etkilerini daha iyi anlamaları ve buna göre önlemler almaları gerektiğini ortaya koyuyor. Konferans, işletmelerin sürdürülebilirliği benimsemesi ve uygulaması konusunda önemli bir kaynak niteliği taşıyor.