Menü

Atık Su Teknik Raporu

Günümüzde çevrenin korunması hem toplum hem de tüm sektörler için vazgeçilmez bir sorumluluk haline gelmiştir. Bu sorumluluğun en kritik etmenlerinden biri olan atık su yönetimi kapsamında da teknik raporların doğru, düzenli ve eksiksiz olarak hazırlanması elzemdir.

Dünya su kaynaklarının giderek daha sınırlı hale gelmesi, bu kaynakların daha sistemli bir şekilde korunması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bunun için yapılan tüm çalışmaların, sosyal sorumluluk projelerinin ve daha resmi uygulamaların temelinde ise suyun doğallığının ve temizliğinin sürdürülebilir olması ve gelecek nesillere aynı özenle aktarılabilmesi amacı yatmaktadır. Bu nedenle suyun her halinin yeniden dönüştürülebilir hale getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu noktada öne çıkan ‘atık su’ kavramı ise çeşitli amaçlarla kullanılması sebebi ile kirliliğe maruz kalan su grubunu tanımlamaktadır. Çoğu evsel, tarımsal ve endüstriyel kaynaklı meydana gelen atık sular, günümüzde gelişen teknolojik yollarla arıtılarak dönüşüme sokulabilmektedir.

Süreçte yapılan atık su analizi, atık su numunelerinin incelenmesi sonucunda sudaki kirlilik oranının tespitini ve raporlanmasını içeren bir prosedürdür. Kişisel ihtiyaçlar için kullanımın yanı sıra özellikle sanayi temelli kuruluşlarda, üretim ve kontrol aşamalarının olduğu her alanda ortaya çıkan atık suyun arıtım ve dönüşüm safhalarında ise ilgili yönetmeliğe uygunluğunun tespit edilebilmesi adına çeşitli analizlerden geçirilmesi hayati önem taşımaktadır. Öyle ki işletmeler atık su analiz raporu ile mevcut faaliyetlerine devam edebilirken, düzgün çalışmayan arıtma tesisleri içinse cezai yaptırımlar uygulanmaktadır.

Atık Su Nedir?

Atık su, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği kapsamında yapılan tanımlamaya göre; tarımsal, evsel, endüstriyel ve benzeri alanlardaki kullanımlar sebebiyle kirlenen ve kısmi olarak ya da tamamen yapısı değişen suları, bununla birlikte maden ocağı ve diğer maden tesislerinin çalışma sürecinde çıkan suları ve ayrıca şehirlerdeki doğal yağışlar sonucunda cadde gibi yüzeylerde veya yüzey altında birikerek akan suları ifade etmektedir. Buna göre atık suyun, birçok dışsal etmene bağlı olarak kirlenen ve akabinde çevreye zarar vermemesi adına arıtılması gereken su olduğu da söylenebilmektedir. Evsel atık sular çoğunlukla banyo, tuvalet ve mutfak gibi alanlardaki kullanımlardan kaynaklanırken, endüstriyel atık sular ise üretim aşamalarında kullanımı gereken suyun kirlenmeli ile oluşmaktadır.

Yaşam döngüsünün devamlılığı için vazgeçilmez olan suyun her durumda yeniden değerlendirilebilmesi ve israf edilmemesi oldukça önemlidir. Bu sebepten yola çıkarak atık su miktarının mümkün olduğunca azaltılması ve sudaki kirliliğin önüne geçilebilmesi adına yeterli önlemlerin alınması gerekmektedir. Başta üretim ve kontrol noktalarının her adımında su kullanan ve bu sebeple atık su miktarının artmasına zemin hazırlayan sanayi kuruluşlarının, konuyla ilgili netleştirilmiş bir yönetmelikle kontrol edilmeleri ve efektif olarak işleyişlere devam eden arıtma tesislerinin ise yeterlilik anlamında denetlenmeleri esastır. Atık su analizine ilişkin parametreler ise Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Kentsel Atıksu Arıtma Yönetmeliği, Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Prosedürler Tebliği gibi yasal düzenlemeler kapsamında belirlenmektedir.

Atık Su Teknik Raporu Nedir?

Doğal çevreye, canlılara ve insanlara zarar verilmemesi adına kirlenen ve atık su olarak değerlendirilen suların, periyodik çalışmalar ile incelenmesi, değerlendirilmesi ve çeşitli kriterler yönünden raporlanması, atık su teknik raporu olarak açıklanmaktadır. Hazırlanan raporda, ilgili tesisin veya atık suyun oluşmasında rol oynayan sektörel yapının neden olduğu atık su miktarı, atık sudaki kirlilik oranı, atık su arıtımına yönelik çözümü ve arıtım süreci ile bu sürecin çevresel etkilerine dair değerlendirmeler ve rakamsal veriler yer almaktadır. Söz konusu rapor, endüstriyel tesisleri, sanayi yapılarını, belediyeleri ve yerel yönetimleri ve hatta daha küçük çaplı şirketleri de içine alan oldukça geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Çevreci bir yaklaşımın layıkıyla devam ettirilebilmesi adına önem arz eden bu rapor, ayrıca her tür atık su kaynağını da kapsayan bir rehber niteliğinde ele alınmaktadır.

 

Hangi Durumlarda Atık Su Teknik Raporu Gereklidir?

Çevre güvenliği açısından ihtiyaç duyulan atık su teknik raporu, manevi anlamda bir sorumluluk olmanın yanı sıra yasal düzenlemelerle desteklenen de bir zorunluluktur. Özellikle belli başlı endüstriyel tesislerin faaliyet gösterebilmeleri adına gerekli olan bu rapor, su kaynaklarının korunmasına yardımcı olan bir araç olarak da değerlendirilmektedir. Buna göre aşağıdakiler de dahil olmak üzere öne çıkan maddeler, atık su teknik raporunun gerekli olduğu durumları bir kez daha ortaya çıkarmaktadır:

  • Su tüketiminin ve bununla birlikte atık su üretiminin fazla olduğu endüstriyel tesis ve fabrikaların, işleyişleri süresince çevreye olan etkilerini göstermeleri ve yasal prosedürler doğrultusunda çalışmaya devam edebilmeleri adına belirli aralıklarla atık su teknik raporu hazırlamaları zorunludur.
  • Bu rapor aynı zamanda atık suların kanalizasyon veya arıtma tesisi gibi yerlere boşaltım süreci olarak açıklanabilen deşarj izni için de gereklidir. Ayrıca, ÇED kısa adıyla bilinen Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamında da atık su teknik raporundan yararlanılmakta ve çevresel risklerin en aza indirilmesi adına gerekli değişikliklerin tespiti sağlanmaktadır.
  • Atık su teknik raporu ile ilgili bir diğer önemli husus arıtma tesislilerine dair iyileştirme çalışmaları ile ilgilidir.  Bu sayede hem teknolojik yeniliklere başvurulması hem de arıtma kalitesi iyileştirilebilmesi mümkün olmaktadır. Bunun yanı sıra ilgili sektörler tarafından çevre bakanlıkları veya yerel yönetimlere sunulacak yasal uyum belgeleri arasında atık su teknik raporu da muhakkak bulundurulmalıdır.
  • Büyük ölçekli projelere sahip inşaatların veya altyapıya dair çalışma planlamalarının, devam eden uygulama süreçleri boyunca ve tamamlanmasıyla ortaya çıkan atık su miktarının çevreye olan etkisinin değerlendirilebilmesi adına da bu rapora ihtiyaç duyulmaktadır. Dahası, doğrudan atık suların geri dönüşümü için planlanan projelerde de bu raporların yol gösterici bir nitelik taşıdığı bilinmektedir.

Tüm bunların yanı sıra çevreye duyarlı her vatandaşın konuyla ilgili sorumluluk alması, yasal çerçevenin de ötesinde doğayı korumak adına bir insanlık görevidir. Bu sebeple var olan tesislerin yanı sıra yeni kurulacak sanayi şirketlerinin de atık su teknik raporlarına özen göstermesi elzemdir. Bu rapor, aynı zamanda atık suların dönüştürülmesi ve yeniden kazanılması, olası su kirliliği riskine karşı erken dönemlerde önlem alınması, tesislerin konuyla ilgili olarak daha rahat denetlenebilmesi ve suyun önemi ile atık suyun dönüşümünün gerekliliği konusunda farkındalık yaratılması için de fazlasıyla önemli ve gereklidir.

Atık Su Teknik Raporu Nasıl Hazırlanır?

Atık su teknik raporu, belli parametreler doğrultusunda verileri içermek üzere önceden kararlaştırılan ayrıntılı bir sıralamada hazırlanmaktadır. Buna göre ilk adım, raporun hazırlanma amacını içermekte ve ardından ise üretilen atık su miktarı ile atık su üretimindeki ana kaynak hakkında detaylı bilgilere yer verilmektedir. Bu noktada kaynağın türü oldukça önemli olup, arıtma yöntemlerinde belirleyici unsur olarak kabul edilmektedir.

Bir diğer aşamada, atık suyun detaylı analizleri bulunmakta ve yapılan ölçüm sonuçları terimsel olarak işlenmektedir. Atık suyun fiziksel ve kimyasal özelliklerinin de eklendiği raporda ayrıca etkili bir arıtma süreci adına kullanılacak teknolojik detaylara da yer verilmektedir. Bu sayede öncelikle atık su miktarının azaltılmasına sonra da doğru arıtmanın yapılmasına dair planlama kapsamlı olarak aktarılmış olacaktır. Sonraki adımda ise atık suyun nereye deşarj edileceğine dair bilgilerden bahsedilmekte ve ardından da deşarj esnasında diğer su kaynaklarının korunmasına yönelik alınacak tedbirler açıklanmaktadır. Akabinde, atık suyun tüm ekosistem üzerindeki olası etkileri ve riskleri değerlendirilirken, arıtma sistemlerinin ise bu riskleri ne derece önleyeceğine dair içerikler eklenmektedir.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olarak da tanımlanan bu basamaktan sonra ise yerel ve global standartlara uygun olan ve yasal mevzuata tabi olarak imzalanan tüm izinlerin alınması ve sürekli izleme çalışmalarının başlatılabilmesi adına denetim planının yapılması esastır. Tüm bunların sonucunda da maliyeti ve olumsuz çevresel etkiyi iyileştirebilecek önerilerle atık su teknik raporu tamamlanmaktadır.

Atık Su Çeşitleri

Atık sular, içerik olarak insan ihtiyaçlarına göre günden güne değişim göstermekle birlikte temelde evsel ve endüstriyel olmak üzere iki grupta değerlendirilmektedir. Evsel atık sular, insanların yaşadıkları evlerde veya otel, okul ve benzeri yaşam alanlarında, kullanımları sonucu kirlettikleri suları ifade eden bir terimdir. İçerisinde organik ve inorganik maddeler barındıran evsel atık sular aynı zamanda kullanıldığı bölgeye, kullanım amacına ve hatta saatine ya da bölgedeki kültürel özelliklere göre de farklı içerikleri barındırabilmektedir. Öte yandan endüstriyel atık suların da şehir kanalizasyonuna verilmesi sonucunda evsel atık su içeriklerinin değişime maruz kaldığı söylenebilmektedir.

Bir diğer açıdan bakıldığında evsel atık suları siyah su ve gri su olarak sınıflandırmak da mümkündür. Buradaki temel fark ise siyah atık su grubunun tuvalet kullanımı sonucunda oluşmasıdır. Tuvalet kullanımı dışında çamaşır ve bulaşık makineleri, lavabo ve banyo kullanımları ile mutfaktaki kullanımlar ve benzerleri sonucu ortaya çıkan ve yine kanalizasyona giden atık sular ise gri su olarak adlandırılmaktadır. Bunlar, evsel atık suların oldukça fazla bir bölümünü oluşturmaktadır. Siyah suya oranla daha az azot içeren gri sular, bu sebeple çok daha kolay arıtılıp temizlenebilmektedir.

Evsel atık sulardan farklı olarak ele alınan endüstriyel atık sular ise ticari faaliyet gösteren kuruluşların bünyesinde oluşan deşarj sularıdır. Bunlar, evsel atık sular ve yer altı (veya yağmur) suları haricinde, sektörün özellikleri de göz önünde bulundurularak tespit edilen içerikler doğrultusunda arıtılmaktadır. Öyle ki endüstriyel atık suların doğru ve yeterli arıtılamaması, ciddi boyutta zehirlenmelere ve devamında sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.

Atık Su Teknik Raporu Niçin Önemlidir?

Çevreye duyarlı işletmeler için bir rehber niteliğinde olan ve aynı zamanda doğanın ve canlı yaşamının sürdürülebilir olmasında önemli bir yeri bulunan atık su teknik raporu, yasal uyumluluk süreçlerinde çeşitli standartlara uyum sağlayabilmek ve akabinde faaliyetleri sürdürebilmek adına da gereklidir. Doğal kaynakların korunabilmesinin yanı sıra atık su arıtımının devamlılığını ve takibini de mümkün hale getiren teknik rapor, suyun yeniden kullanımına bağlı maliyetlerin tasarrufunda da dolaylı olarak rol oynamaktadır. Öyle ki atık suyun arıtılması sonucunda geri kazanımı ile işletmeler için su kaynakları da daha ekonomik ve verimli hale gelebilmektedir.

Standartlara uygunluğu belgeleyen en kritik belge niteliğinde olan atık su teknik raporu, konuyla ilgili olası bir yasal sorunun önüne geçilmesini de kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra, çevreye olan duyarlılıkları belgelenen işletmelerin toplum ve pazar içerisinde daha saygın bir yere sahip olması ise sürpriz olmayacaktır. Bu raporun, maddi ve doğaya karşı manevi anlamda fayda sağlamanın yanı sıra kurumsal itibar ve prestij açısından da artı değer kazandırdığı bir gerçektir.

Atık Su Teknik Raporu Sanayi Tesisleri, Belediyeler ve Altyapı Kuruluşları İçin Neden Gereklidir?

Atık su teknik raporu olmaksızın işletmelerin, sanayi tesislerinin, belediyelerin ve diğer altyapı kuruluşlarının ÇED raporu ve dolayısıyla çevre izni almaları mümkün değildir. Bu firmalar, yasal mevzuat kapsamındaki söz konusu izinlerin bulunmamasına bağlı olarak faaliyet gösteremez ve sektörel anlamda büyük kayıplar yaşayabilir.

Bir sanayi tesisisin kurulacağı ve büyüyerek çalışmaya devam edeceği bölgede, çevreye olan olası etkilerini değerlendiren Çevresel Etki Değerlendirme, bilinen kısa adıyla ÇED raporu, çevresel ve toplumsal anlamda potansiyel olumsuzlukların öngörülmesi, azaltılması ve hatta önlenebilmesi adına önem taşımaktadır. Onaylı bir ÇED raporunun varlığı ise ilgili sanayi tesisinin, belediyenin veya altyapı kuruluşunun, çevresel anlamda yasal standartlara uygun olduğunun en büyük göstergelerinden biridir. Alanlarına göre farklı risklere sahip olan sanayi tesisleri, bu raporun öncesinde atık su yönetimine dair tüm önlemleri almış olduklarını ve ayrıca donanımlı bir altyapı çalışması yaptıklarını da belgelemekle yükümlüdür.

Bu noktada ise atık su teknik raporu öne çıkmakta ve sürecin tamamlanmasında anahtar olgulardan biri kabul edilmektedir. Çevrenin sürdürülebilir şekilde korunması zorunluluğuna bağlı olarak sanayi tesislerinin yasal olarak da denetleniyor oluşu, resmi izinlerin alınmasını birçok önemli kritere bağlamıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen yönetmelikler dahilinde izin alamayan tesisler ise hiçbir şekilde çalışmalarını sürdürememektedir. Bunun aksine, izni olmadığı halde faaliyetlerine devam eden kurum, kuruluş, belediye ve tesisler ise idari para cezası, işleyiş durdurma kararları ile hukuki davalar ve akabinde kapatılmalar gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadır.

Atık Su Teknik Raporu Hangi Bölümlerden Oluşur?

Atık su teknik raporu hazırlanırken öncelikle kapsam ve amaç gibi genel bilgilere yer verilmekte ve bu sırada ilgili tesisin faaliyet alanı ve konumu gibi detaylı özelliklerinden bahsedilmektedir. Tesis bilgilerinin hemen ardından ise kullanılacak hammadde türü ve ortalama yıllık üretim miktarı gibi veriler eklenmekte, akabinde hangi aşamalarda atık su üretildiği detaylandırılmaktadır. Sonrasında ise aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok madde ile detaylandırılan bölümlerde atık su yönetimine ayrıntılar aktarılmaktadır:

  • Tesisteki atık su kaynakları ve akış miktarına dair debi hesaplamaları,
  • Kimyasal, biyolojik ve fiziksel özellikleri açısından atık suyun analiz sonuçları,
  • KOI, BOI ve pH gibi verileri de barındıran analiz sonuçlarının ardından yapılan çevre analizi ve verilerin mevzuatta var olan deşarj standartları ile karşılaştırılması,
  • Atık suyun arıtılmasına dair yapılan çalışmaların özeti ve arıtma sisteminin özellikleri,
  • Arıtma sürecinin işleyişi, kullanılan teknolojik ekipmanların niteliği ve kapasite bilgileri,
  • Deşarj noktaları ve bunun yanı sıra suyun geri kazanım miktarına dair bilgiler,
  • Su tasarrufu hedefiyle uygulanan diğer yöntemler, yapılan yenilikler ve çevresel katkı,
  • Olası bir acil durumda uygulanması planlanan önlemler ve risk yönetim şekli,
  • Genel değerlendirme, iyileştirme önerileri ve varsa ilgili diğer raporların eklenmesi.

Atık Su Analizi Neden Yapılır?

Atık su analizinin yapılmasındaki temel amaç, yaşam kaynağı olan suyu kirletecek olası ihtimalleri ve faktörleri belirlemek, bunları mümkün olduğunca engellemek ve kirlenen suyu ise teknolojik arıtma yöntemleri ile temizleyerek yeniden kazanmaktır. Çevrenin ve halk sağlığının korunması adına gerekli olan bu analiz, suyun israfının ve kıtlığının önüne geçilebilmesini de sağlamaktadır.

Bununla birlikte, suyun kirlenme oranlarının ölçümlenmesi ile özellikle sanayi tesisleri açısından çeşitli önlemler alma süreci, analiz sonucunda çok daha açık ilerleyebilmektedir. Eldeki veriler sayesinde risk yönetimi ve arıtma kontrolleri rahatlıkla yapılabilmekte, söz konusu süreç yasal bir gereklilik olarak da kabul görebilmektedir. Öyle ki suların arıtım ve deşarj aşamalarına dair yasalara tabi olan düzenlemeler, kurallara uymayanlar için de önemli yaptırımları içermektedir.

Atık su analizin yapılması ve bu sürece önem verilmesindeki bir diğer sebep ise toplum için temiz, sağlıklı ve güvenli suyun sağlanabilmesinin yanı sıra sanayi ve endüstri firmaları için de verimlilik ve tasarruf oluşturabilmektir. Kirli atıkların yol açacağı bakteri, virüs ve enfeksiyonların niteliği düşünüldüğünde, suyun bunlardan arıtılması ile insan ve diğer canlıların sağlığının korunmasının çok daha olası hale geldiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Tüm bu koruma, elbette ki ekosistem için de geçerli olmakta, su kaynaklarının sağlığı ve temizliği her adımda dikkate alınmaktadır. Bu sayede de deniz, nehir ve göllerdeki yaşamı tehdit eden unsurların bertaraf edilmesi mümkün olmaktadır.

Atık Suyun Özellikleri Neleri İçermektedir?

Atık suların özellikleri, içerdikleri su kirletici maddelere ve kaynaklarına göre değişiklik göstermektedir. Arıtılmayan atık suların insan sağlığı fazlasıyla tehdit edici bir unsur haline geldiği bilinmekte, bunun için belli başlı özelliklerin kontrol altına tutulmasına özen gösterilmektedir. Bu özellikler ise şunlardır:

  • Azot ve fosfor gibi besin maddeleri, su içerisinde fazla miktarda yosun ve bitki büyümesine yol açabilmekte ve bu nedenle ekosistem dengesini bozabilmektedir.
  • AKM veya tam adıyla askıda katı maddeler, suyun içerisinde bulunan katı halli maddeleri ifade etmekte ve bunlar da sudaki kirlenme ve bulanıklık oranıyla ilişkilendirilmektedir.
  • İdeal açıdan atık su pH oranının 6.5-8.5 aralığında olması gerekmektedir. Bunun altında veya üstünde bir oranda fazla asidik veya bazik miktarlar da çevre sağlığını olumsuz etkileyebilir.
  • Arsenik, kurşun veya cıva gibi ağır metaller atık su içerisinde yer alabilen en zararlı ve en fazla kirletici özellikteki maddelerdir. Doğrudan su kaynaklarındaki canlıların ve sonrasında insanların zehirlenmesine neden olabilir.
  • BOİ veya tam adıyla biyolojik oksijen ihtiyacı suyun biyolojik olarak ne kadar kirletici unsura sahip olduğunu gösterirken, KOİ veya tam adıyla kimyasal oksijen ihtiyacı ise atık su içerisindeki organik madde miktarını yansıtmaktadır. Bunların fazla olması da yine çevre sağlığı olumsuz etkilemektedir.

Raporun Geçerlilik Süresi Ne Kadardır?

Atık su teknik raporunun geçerlilik süresinde dair bir sınırlama bulunmamakta ve bu sebeple de geçerliliğin belli istisnalar dışında sürekli olduğu söylenebilmektedir. Bu istisnai durumlar arasında ise atık su arıtma tesisinde yapılacak herhangi bir değişikliğin varlığı sayılabilmektedir. Böyle bir durumda atık su teknik raporunun da güncellenmesi gerekir. Bununla birlikte atık su arıtma tesisinin yetkilisi veya firma sahibi değiştiğinde de raporun geçerliliği ortadan kalkacaktır. Buna göre, tesisin faaliyetlerine, yasal düzenlemelere ve raporda belirtilen koşullara yönelik yapılacak her değişiklikte, atık su teknik raporunun yenilenmesi gerekliliği de esastır.

Atık Su Teknik Raporu Hazırlarken Hangi Zorluklarla Karşılaşılabilir?

Atık su teknik raporu hazırlamadan önce raporda yer alması gereken bölümler hakkında bilgi sahibi olmak ve verilerin ne şekilde toplanabileceğini anlamak oldukça önemlidir. Eksik veya yetersiz veriler sonuçları doğrudan etkileyebilmekte ve güvenilirlik açısından yanlış bir izlenim bırakılmasına yol açabilmektedir. Yaşanacak tutarsızlıklar ayrıca tesislerin zan altında kalmasına da neden olabilmektedir.

Öte yandan saha çalışmasına ihtiyaç duyulduğu veri toplama süreçlerinde fiziksel ve lojistik zorlukların yaşanması da olasıdır. Bunun yanı sıra finansal kaynak ve zaman kısıtlamaları da raporun doğruluğunu ve yeterliliğini olumsuz etkileyebilir. Özellikle bilinçsiz planlamalarda, büyük tesislerde yapılacak analizler ve diğer saha çalışmaları için öngörülenin çok üzerinde bütçe çıkması yine olasılık dahilindedir. Yeterli deneyime sahip olmayan bir ekiple yürütülecek çalışma ise rapor kalitesini negatif etkileyebilmektedir. Ayrıca, süreçte yaşanacak çevresel değişiklikler, mevsimsel zorluklar da iyi analiz edilmediği takdirde rapor doğruluğuna dair istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir.

Atık suyun arıtılması için tercih edilecek yöntemlerin belirlenme süreci de bazen sanılandan çok daha karmaşık ve yorucu hale gelebilmektedir. Planlanan teknolojik donanım için tesis altyapısının yetersiz kalması da olası olumsuzluklar için ihtimal dahilindedir. Bunların önüne geçmek adına ise her adımda bilinçli hareket etmek faydalı olacaktır.

Raporun Kapsamına ve Yapılacak Analizlere Göre Fiyatlandırma Nasıl Yapılır?

Atık su teknik raporu için fiyatlandırma, raporu hazırlayacak olan firmaların fiyatlandırma politikalarına göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte ödeme yapılacak başlıca yerler üniversiteler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve yetkili danışmanlık firmalarıdır. Alınacak hizmetin kapsamı ve yapılacak düzenlemelere göre de fiyatlandırmanın değişiklik gösterdiği bilinmektedir. Öte yandan her yıl güncellenen yıllık harç miktarları doğrultusunda fiyatlar şekillenmekte ve devlete bağlı kurumlar için geçerli yasal tarifelerden söz edilebilmektedir. Bunun yanı sıra özel danışmanlık firmalarında ise fiyatlandırma serbest piyasa koşullarına tabidir.

Güncelleme Tarihi: 26.2.2025 20:41:42
YORUMLAR(İLK YORUM YAPAN SEN OL)
Ebülten
E-Bülten Aboneliği
Duyurular ve yeniliklerden haberdar olmak için e-bültenime kayıt olun.
Whatsapp