Günümüzde insan sağlığını, doğayı ve tüm canlıları koruyabilmek amacıyla hayata geçirilen projelerin birçoğunun iklim ve biyoçeşitlilik krizlerine engel olması adına planlandığı bilinmektedir. Bunlar arasında öne çıkan ve Avrupa Yeşil Mutabakatı (EU Green Deal) çerçevesinde uygulanan 55’e Uyum Paketi (Fit for 55) ise yeşili sürdürülebilir yollarla korumanın yanı sıra birçok finansal ve piyasa odaklı atılımın da köklü bir şekilde yapılabilmesini sağlama özelliğine sahiptir.
Hem uluslararası bir dayanışma meselesi haline gelen hem de nesiller arası sorumluluğun üstlenilmesini sağlayan söz konusu mücadele yöntemleri ile meydana gelecek radikal değişiklikler, özellikle AB ülkeleri ile iş birliği içerisinde olan Türk firmaları açısından da yeni düzenlemeleri ve ticari değişiklikleri işaret etmektedir.
Çevresel faydayı maksimumda sağlamak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla tam anlamıyla devrim niteliğinde bir proje olan AB 55’e Uyum Paketi, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın önemli bir bileşeni olarak karbon emisyonlarını %55’e varan bir oranda azaltılmasını öngörmektedir.
İçeriğinde pek çok politik süreci ve yasa değişikliğini barındıran, bununla birlikte iklim krizine karşı son derece geniş bir yelpazede önlem alma arzusuyla tasarlanan Avrupa Birliği 55’e Uyum Paketi, tarihi değiştiren Sanayi Devrimi’nden çok daha kapsamlı bir iklim eylem planı olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu plan, 2050 yılına kadar Avrupa ülkelerinin tümünde iklimi nötr hale getirmek adına atılması gereken bir dizi adımı içermekte ve ayrıca, birtakım ara hedeflerle sürecin hızlanmasını da amaçlamaktadır. Buna göre ise 2030 yılına kadar %55 oranındaki sera gazı emisyon azaltımı, Avrupa Birliği’nin Paris İklim Anlaşması kapsamında yer alan hedeflerine ulaşabilmesinin ilk ve en önemli basamağını oluşturmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye’nin en önemli ticari ortakları olduğu göz önünde bulundurulduğunda, özellikle eğitim, finans ve yatırım, enerji, sanayi, inşaat, ulaşım, tarım, endüstri, üretim ve teknoloji gibi alanlarda Uyum Paketi ile meydana gelecek değişikliklerin ülkemizde ve aynı zamanda da dünyada yepyeni bir düzene işaret ettiği söylenebilmektedir.
Bu doğrultuda ana enerji kaynağı sayılan petrol ve benzeri fosil yakıtlar, yerini alternatif enerji kaynaklarına bırakabilecek ve buna bağlı olarak global çapta yepyeni bir ticari partnerlik ve sermaye dağıtım süreci gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla, 2021 yılında çıkarılan Avrupa İklim Yasası (European Climate Law) ile benimsenen iklim stratejileri, akabinde altı çizilen 55’e Uyum Paketi neticesinde tüm yatırımların yeşil dostu temellerle planlanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu da elbette ki birçok sektör profesyonelini, uzun vadeli çevre dostu yatırımlar yapmaya daha istekli hale gelmeleri adına teşvik etmektedir. Bu hedef doğrultusunda iklim kriziyle mücadelede bir dönüm noktası misyonunu taşıyan Fit for 55 hem ekonomik büyüme hem de eşit fırsatları içeren bir yol haritası çizmektedir.
Önemli sektörlerin kapsamlı değişiklikler yapmasını kaçınılmaz hale getirecek bir dizi politikayı içeren AB Yeşil Mutabakatı, temelde insan kaynaklı gelişen ve doğa felaketlerinin birincil sebepleri arasında yer edinen sera gazı emisyonlarının yol açtığı iklim krizine karşı önlem almayı amaçlamaktadır. İklim değişikliği sebebiyle görülecek sıcak hava dalgaları ve kuraklık, aşırı yağış ve sel, biyolojik çeşitlilik kaybı, yangın, su krizi, tarımda verim düşüklüğü ve benzeri birçok sorun ise bu politikalar ile önlenmeye çalışılacaktır.
Benzeri çevresel tehditlerin yaşanmaması için, 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi ile başlayan dönüşümün devamı ve çok daha geniş kapsamlısı olarak açıklanabilecek Avrupa Yeşil Mutabakatı, bir diğer stratejik hedefte ise hızla artan küresel ısınmanın önüne geçerek enerjide yeşili tercih eden bir sistem devreye sokmayı talep etmektedir. Bu, enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payının artırırken, aynı zamanda enflasyon dengesini sağlayacak ve Avrupa’nın endüstriyel rekabet gücünü koruyacak da bir girişim olacaktır.
Yalnızca çevrenin korunmasında değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik dönüşümlerin hızlanmasında da etkili olacak olan AB 55’e Uyum Paketi, sunacağı enerji verimliliği yatırımları ve yenilenebilir enerjiye geçiş fırsatıyla da yeni istihdam imkanları yaratacaktır. Öte yandan bu projenin en önemli bileşenleri arasında yer alan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması çerçevelerinde ise bina, ulaşım, arazi kullanımı, orman, iklim ve enerji ve yakıt gibi alanlarda yeni girişimlere imza atılacak ve ilgili sekiz farklı yasanın güçlendirilmesi söz konusu olacaktır. Buna göre 55’e Uyum Paketi’nin hem dünya şirketleri hem de Türkiye için önemi şunları içermektedir:
Avrupa Birliği tarafından projelendirilen Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın önemli bir parçası olan 55’e Uyum Paketi, karbon emisyonlarını azaltmak adına hedeflediği yeniliklerle, aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok farklı sektörün stratejik değişimini kaçınılmaz hale getirmektedir:
Ayrıca, daha spesifik olarak demir-çelik, alüminyum, çimento, elektrik ve gübre ile ilgili sektörlerin de AB’ye ithal edilen ürünler için doğrudan sera gazı emisyonlarının hesabını kapsayacak olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) beyannamesi vermesi gerekmektedir. Bu sayede yerleşik ithalatçıların karbon kaçağı riski de önlenebilecektir.
Fit for 55 Paketi aşamaları arasında ilk aşamalar, mevcut karbon emisyon seviyelerinin belirlenmesi başta olmak üzere sektörlerin ürettiği emisyon oranlarını tespit etmektir. Temiz, döngüsel ekonomiye geçiş yaparak kaynakların verimli kullanımının artırılması, biyolojik çeşitliliğin yeniden sağlanması ve çevre kirliliğinin azaltılmasını öngören bu süreçte, oluşturulan yeni yasa ve düzenlemeler hakkında da taraflara detaylı bilgi verilmektedir.
Öte yandan, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), sunduğu piyasa mekanizmaları ile karbon emisyonunu azaltmaya yönelik teşviklerde bulunacaktır. Bu da ekonomiyi canlandırmanın yanı sıra yeni pazarlar ve iş olanakları olarak şirketlerin karşısına çıkacaktır. Eş zamanlı olarak yenilenebilir enerji kaynakları kullandırılarak enerji üretiminde fosil yakıtlara bağlılığın azaltılması da hedeflenmektedir. Kırılgan ekosistemi koruyacak önlemler, aynı zamanda ‘tarladan sofraya’ gibi sürdürülebilir gıda sistemlerinin, çevreye saygılı üretim modellerinin, temiz enerjinin ve dolayısıyla temiz doğanın da önünü açacaktır.
Tüm teşvikler, ortak amaca hizmet ederken toplumsal değişimlerin buna ayak uydurması da söz konusu olacak, en temelde ulaşım sektörü yenilenecek ve toplu taşımalardan bireysel araç kullanımına kadar elektrikli araç teşviki sağlanacaktır. Süreçte daha fazla kesimin bilinçlenmesi adına eğitimlere yer verilecek, farkındalık yaratılarak teşviklere katılım sağlanacaktır. Bununla birlikte geri dönüşüm çalışmalarının yalnızca geçici bir proje olarak algılanmaması ve hayatın her alanında değer görmesi adına hem iş dünyası hem de halkın destek sağlaması mümkün kılınacaktır.
Türkiye’de ise Ticaret Bakanlığı tarafından koordine edilen bir Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu oluşturulmuş ve bakanlık temsilcilerin yanı sıra özel sektörden yetkililerin de katılımı sağlanmıştır. Değişime ayak uydurmada yol haritası görevi görecek eylem planlarının hazırlandığı toplantıların sonucunda, ayrıca uluslararası ticarette iklim değişikliği ve Gümrük Birliği ile AB’nin adaptasyonuna dair planlamaların da altı çizilmiştir. 9 ana başlık ve 32 hedef ile toplamda 81 eylemi içeren planda yer alan başlıklar şöyledir:
2030 yılına kadar karbon emisyonlarının %55 oranında azaltılması adına bir dizi değişimi gerekli kılan Uyum Paketi, bu kaçınılmaz değişimlere ortak olacak şirketler için de yeni sorumluluklar ve yükümlülükler anlamına gelmektedir. Bunlar arasında ise karbon emisyonlarını izlemek ve raporlamak başta olmak üzere, sürdürülebilir üretim ve yenilenebilir enerji kullanımları ile tedarik zinciri yönetimleri yer almaktadır.
İlgili şirketlerin, yıllık emisyon düzeylerinin belirlenebilmesi adına AB otoritelerine düzenli olarak rapor sunmaları beklenmekte, bunun yanı sıra AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) çerçevesinde, emisyon limitlerine uyum sağlanabilmesi amacıyla karbon kredileri satın almaları gerekliliği doğabilmektedir.
İşletmelerin enerji verimliliğini artırması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi, süreç boyunca teşvik edilecek ve ilgili standartlara uyum sağlanması bir tercih değil, zorunluluk haline getirilecektir. Bu nedenle işletmelerin ilgili tüm kaynaklarını optimize etmeleri de beklenmekte, aksi halde uygulanacak çeşitli yaptırımlarda bahsedilmektedir. Bu noktada, her biri firma çevresel atıkların azaltılması, yönetilmesi ve döngüsel ekonomi ilkelerini hayata geçirmekle mükelleftir.
Dahası, ulaşım ve taşımacılık süreçlerini ilgili projeye uyumlu hale getirme zorunluluğu bulunan şirketler, alternatif yakıtların tercihi veya elektrikli araç kullanımı gibi konularda da değişime ayak uydurma sorumluluğunda olacaktır. Yöneticiler ve kurucular başta olmak üzere tüm şirket çalışanlarının konuyla ilgili eğitim alması da esastır. Öyle ki yeni yasal düzenlemeler ve standartlara uymayan işletmeler için önemli cezai yaptırımların uygulanması söz konusudur. Bunun olmaması adına ise kapsamlı eğitimin yanı sıra uyuma katkı sağlayacak teknolojik ve inovatif çözümler için de teşvik ve destekler bulunmaktadır.
Türkiye, Avrupa Birliği'nin 55’e Uyum Paketi kapsamında faydalanılması adına birçok teşvik ve destek mekanizmasını da geliştirmiş durumdadır. Bununla ilgili olarak AB ülkelerindeki mevcut hibe ve fonların yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan çevre projelerine yönelik hibe programlarından da faydalanılabilmektedir.
Öte yandan enerjide verimlilik ve iyileştirme hedefiyle yenilenebilir enerjiye geçen firmalara vergi indirimleri ve hatta çeşitli vergilerden muafiyet hakkı da tanınmaktadır. Türkiye için birçok alanda fırsat sunan Uyum Süreci ile ayrıca ihracat firmalarına Ticaret Bakanlığı’nca pazara giriş belge destekleri sunulmakta ve bu süreçte Karbon Ayak İzi Doğrulama Belgesi için yapılan ödemenin %50’si de iade edilmektedir.
Ticaret Bakanlığı’nın resmi web sitesinde yer verilen bilgilendirmede, bu destekten yararlanmak adına bir proje sunulması gerekmediğinin de altı çizilmiştir. İlgili teşvikin dışında, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat Yasası Türkiye’deki diğer dahilinde destek ve hibeler ise şunlardır:
Bunların yanı sıra AB'nin uzun vadeli bütçesi ve toparlanma planı NextGenerationEU, yeşil dönüşümü desteklemek için tasarlanmıştır. 2021-2027 Çok Yıllı Finansal Çerçeve kapsamında yer alan programların %30’u iklim eylemi için ayrılmıştır. Ufuk Avrupa programının araştırma ve inovasyon fonunun %35’i ise sürdürülebilir ve inovatif çözümler için kullanılacaktır. Ayrıca, Ufuk Avrupa, KOBİ'lere özellikle start-up ve yenilikçi firmalar üzerinden inovasyon geliştirme ve büyütme desteği sağlamaktadır.
CASEM’in 55’e Uyum kapsamında sunduğu hizmetler, firmaların AB direktiflerine uyumunu kolaylaştırmaktadır. AB mevzuatına uyum danışmanlığı başta olmak üzere çeşitli sektör ve alanlara getirilen yasal düzenlemeleri daha yakından tanımak, buna uygun iç değişiklikler konusunda hangi adımların atılması gerektiğini planlamak ve akabinde de bu adımları hayata geçirmek isteyen şirketler için yasal düzenleme takibi, risk analizi ve bunu minimize edici çalışmalar, eğitim ve bilgilendirme çalışmaları, denetim sürecine hazırlık danışmanlığı ve ilgili diğer faaliyetler uzmanlarca yapılmaktadır.
10 yılı aşkım tecrübesi ve Avrupa Birliği'nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi önemli tüm adımlara hakim ekibi ile tek çatı altında tam kapsamlı hizmet sunan CASEM, birbirinden farklı danışmanlık konularının her birinden kusursuz sonuçlar almayı ilke haline getirmiştir. Bu özelliğinin yanı sıra ISO sistemleri eğitimli personeli ile hizmetlerini şirket sistemlerine eş zamanlı entegre eden marka, şirketler için Avrupa pazarında bilinçli ve çok daha güvenli şekilde var olmayı da mümkün hale getirmektedir.
AB 55’e Uyum Paketi çerçevesinde alınan danışmanlık hizmeti kapsamında yapılacak değişiklikler, çeşitli optimizasyon ve raporlama konuları da dahil olmak üzere şu maddeleri içermektedir:
Tüm bu aşamalar sektörler için en kritik konulardır ve uyum süreci için doğru ve eksiksiz olarak düzenlenmeleri gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek adına ise uzman bir danışmanlık firması ile iş birliği yapılması oldukça önemlidir. Profesyoneller tarafından şirket adına hazırlanacak yol haritası ile hem sürdürülebilirlik kültürünün şirket genelinde yerleşmesi ve benimsenmesi sağlanabilir hem de tüm mekanizmaların uygulama ve raporlandırılması aşamalarında belirlenen standartlar kolaylıkla yakalanabilir.
Avrupa Birliği’nin 55’e Uyum Paketi süreci kapsamında modern teknolojik değişimler yapmak, sürdürülebilirliği sağlamak ve enerji yönetimini iyileştirebilmek adına oldukça önemlidir. Bu kritik sistemler arasında sıklıkla önerilenler ise aşağıdakiler içermektedir:
Yasal süreci dinamik şekilde devam eden ve gerek AB ülkelerinde gerekse Türkiye’de değişimin hızının artırılmasını sağlayan Avrupa Yeşil Mutabakatı 2023 yılı itibarı ile kademeli olarak devreye girmeye başlamıştır. Süreç boyunca pandemi ve savaşların verdiği ekonomik gerilemeden etkilenen ülkelerde, ne yazık ki tedarik zinciri bozulmaları ve fiyat dalgalanmaları da meydana gelmiştir.
Bu sebeple, yeni düzenlerin hayata geçirilmesi adına tam tarih verilememekle birlikte, Avrupa Birliği Konseyi tarafından uyarlanan bir zaman çizelgesine de uyum gösterilmesi beklenmektedir. Buna göre;
İklim değişikliği ile mücadelede devrim niteliğinde kararlar alan ve buna uygun projeleri hayata geçiren Avrupa Birliği’nin düzenlemeleri elbette ki Türkiye üzerinde de birçok etki yaratmaktadır. Değişim süreciyle ilgili fırsatlar ve zorluklar ise şu şekilde özetlenebilir:
Yeşil yatırımlara teşvik, hibe ve fırsatlarından yararlanarak değişime ayak uyduran Türkiye, yakın gelecekte AB pazarındaki rekabet gücünü artırma şansıyla da karşılaşabilecektir. Bununla birlikte uzun vadede Türk firmalarına sürdürülebilirlik ve inovasyon fırsatı sunan CBAM gibi düzenlemeler de yeni dış pazar olanaklarının önünü açabilecektir. AB'ye ihracat yapan bir ülke olarak Türkiye, çevreye uyum ve karbon ayak izini azaltma stratejileriyle ürünlerini daha cazip hale getirebilir. Öte yandan, yeni teknolojilere uyum sağlamak ve döngüsel ekonomiye yer vermek de Türk şirketleri için hem yeni iş modellerini geliştirme hem de maliyet tasarrufu imkanı demektir.
Karbon Sınır Düzenlemesi, sunacağı fırsatların yanı sıra Türkiye için özellikle yüksek karbon içerikli sektörlerde ek ihracat maliyeti anlamına da gelebilmektedir. Bunun yanında bir diğer negatif etki olarak da yüksek dönüşüm maliyetleri gösterilmekte, bunu minimize etmek içinse uzman danışmanlardan yardım alınması ve ilgili hibe ve kredilerden yararlanılması tavsiye edilmektedir. Bu sayede kısa vadede doğacak yüksek maliyetlerin kontrolü de sağlanabilecektir.
Ek olarak, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye, yeşil dönüşümde altyapı eksiklikleri ve teknolojik yetersizlikler ile karşılaşabilir ve bu durum AB pazarındaki rekabet gücünü zorlayabilir. Özellikle KOBİ’lerin yetersiz kalması, dolayısıyla şirket istihdamlarını da düşürebilecektir. Hem şirketlerin tüm bu konularda önlem alması hem de yasal mevzuatlarını gerektiği gibi güncellemesi adına ise her adımda profesyonel danışmanlık almaları önemlidir.
Uzman kadrosu ile CASEM, özelleştirilmiş çözümler sunarken, mevzuatlara da tam uyum sağlanması adına yardımcı olmaktadır. Maliyetlerin en aza indirildiği planlamalarda, bütün riskler adım adım yönetilmekte ve enerji verimliliği ile yeşil dönüşüm stratejileriyle rekabet gücü süreç boyunca artırtılmaktadır. Ayrıca, şirketlerin teşvik ve hibelerden en iyi şekilde faydalanmasını sağlayan CASEM, globalde de sürdürülebilir büyümeye tüm kadrosu ve yılların deneyimiyle katkıda bulunmaya devam etmektedir.