Sürdürülebilir Kalkınma, insanların ihtiyaç ve beklentilerine cevap verirken bu süreçte gelecek nesillerin yaşamını olumsuz etkileyecek uygulamalara başvurulmaması olarak da kabul edilmektedir. Kalkınmanın sadece ekonomik değil sosyal ve ekolojik temellerinin de dikkate alınması daha başarılı bir sürecin ortaya çıkışında rol oynayacaktır.
Ekonomik büyüme, sosyal adalet ve çevrenin korunması temelinde elde edilebilecek olan sürdürülebilirliğin kusursuz bir denge anlamına geldiğinden de söz etmek gerekmektedir. Özellikle de çevreye zarar vermeyen enerji kaynaklarının tercih edilmesi, atık yönetiminin titizlikle yapılması, su yönetiminin gerçekleştirilmesi ve hava kalitesinin en iyi seviyelere çıkarılması gibi detaylar önemsenmelidir. Sürdürülebilir kalkınmanın gerek kamu kuruluşları gerek iş dünyası gerekse de sivil toplum örgütlerini ilgilendiren bir durum olduğu kabul görmektedir. Bu bağlamda iş birliğinin titizlikle yapılması ve başarılı sonuçlar elde edilmesi elzemdir.
Kalkınmanın sürdürülebilirliğinden söz ederken sadece ekonomik değil çok yönlü unsurların gündeme gelmesi gerektiğini ifade etmeliyiz. Bu kapsamda sürdürülebilir kalkınma amacıyla farklı boyutları ele almak gerektiği göz ardı edilmemelidir. İşte sürdürülebilir kalkınmanın farklı boyutları ve bu boyutların temel manada ne anlama geldiği ile alakalı detaylar!
Ekonomik büyüme, sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde iş olanaklarının arttırılması temelinde ilerlemektedir. Bu yönüyle kalkınmayı hedefleyen aktörlerin yatırım yapması, istihdamı arttırması, ekonomik refahı iyileştirmesi ve insanlara daha konforlu bir yaşam sağlaması gerekmektedir. Ancak bu sadece kalkınmanın ekonomik açıdan ele alınmasıdır. Diğer boyutlarla birlikte kalkınma bütüncül olarak ele alınmalıdır.
Kalkınmanın ekonomik manada insan yaşamına olumlu etki etmesi kadar sosyal düzen noktasında da adil bir dağılım sunması önemlidir. İnsan ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık hizmetlerinin giderilmesi ile eğitim, barınma ve sosyal güvenliğin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi hayli değerlidir. Sürdürülebilir kalkınma noktasında büyük öneme sahip bu detayları değerlendirerek sosyal anlamda gerekli adımların atılması sağlanmalıdır.
Sürdürülebilirliğin elde edilmesinde çevresel koşulları değerlendirmemek oldukça hatalıdır. Bu kapsamda çevre koruma, doğal kaynakları kullanma ve biyoçeşitliliği destekleme ile alakalı olarak doğru adımlar atılması önemsenmelidir. Çevrenin kirlenmesine yol açacak durumları gidermek, enerji verimliliğine uygun yaklaşımlar benimsemek, atık yönetim sistemleri geliştirmek ve doğal kaynakları korumanın çok çok değerli olduğu açık. Bu kapsamda faaliyetlerin titizlikle gerçekleştirilmesi bir zorunluluğa dönüşmektedir.
Dünyada insan nüfusunun git gide artması ve bu büyüklükte insan topluluğunun ekonomik anlamda faaliyetlerinin çeşitlenmesi ciddi manada değişimleri de beraberinde getirmektedir. Gerek çevresel gerekse de sosyal sorunların temelini oluşturan bir konu olan hızlı büyümenin sürdürülebilir kalkınmaya dönüşmesi hedeflenmelidir.
Sürdürülebilir kalkınmanın insan ve canlı yaşamının devamlılığını sağlamak adına gerekli olduğu düşünüldüğünde bütün paydaşların gelecek nesillere daha yaşanılası bir dünya bırakma hedefiyle hareket etmesi gerekmektedir. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanması, sosyal beklentilerin giderilmesi ve tüm bunlar için doğal kaynakların hala kullanılabilir seviyede olması değerlidir. Aksi durumda insanlık ve canlılar için gelecek yüzyılların yaşam anlamında pek umut vaat etmediği ifade edilmelidir
Sürdürülebilir Kalkınma sadece bireyler ve kurumlar temelinde hedeflenen bir durum olmaktan çok ötedir. Bu bağlamda uluslararası seviyede etkisi olan organizasyonların söz konusu alanda çalışmalar gerçekleştirmesi gündeme gelmektedir. 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi bağlamında çalışmalar yürüten BM 2030 yılına kadar bu çerçevede kabul edilen hedefler için etkin çalışmalar gerçekleştirmektedir. Ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları içine alarak sürdürülebilir kalkınmayı sağlamayı başaran BM, aşağıda sıralanan hedefler için projeler yürütmektedir.
- Dünya genelindeki fakirliği sonlandırmak,
- Açlık ve susuzluğu gidermek,
- Sağlıklı bir yaşam için gerekli olan sağlık hizmetlerini insanlara ulaştırmak,
- Herkesin aynı seviyede eğitim alabilmesi için eğitim eşitliliğini sağlamak,
- Kadın ve kız çocuklarının haklarını muhafaza etmek,
- Suyun daha hijyenik koşullarda kullanımına fırsat tanımak,
- Enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji kaynakları konusunda doğru kullanım sağlamak,
- İstihdam olanaklarını olabildiğince yükseltmek,
- Altyapı yatırımları ile yaşam alanlarını iyileştirmek,
- Adaletin yayılmasını desteklemek,
- Kent yaşamının daha kaliteli bir standarda ulaşmasına yardımcı olmak,
- Ormanların tahrip olmasını önlemek, deniz kirliliğini bitirmek ve çevre kirliliğini azaltmak.
Tüm bu hedefleri insanlık için sürdürülebilir bir yaşam sunmaya odaklanarak hedefleyen Birleşmiş Milletler, hedeflerine ulaşma noktasında kamu kuruluşları, STK ve bireylerle iş birliği gerçekleştirmektedir.
Ekonomik bunalımlar, iklim değişiklikleri ve insanlığın pek çok ekolojik olaydan etkilenmesinden kaynaklanarak kalkınma yaklaşımlarında önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda büyümenin daha anlamlı ve sürdürülebilir olması için etkin çalışmalar yürütülmesi hedeflenmektedir. UNEP ve OECD tarafından benimsenen Yeşil Büyüm anlayışları kapsamında çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğin hedeflendiği kabul edilmektedir. Yeşil Büyüme toplumun bütün katmanları için önemli sonuçlar doğurmaya odaklanmaktadır.
Sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme hedeflerinin başarılmasında önemli olan kamu kuruluşları ve uluslararası örgütler olsa da işletmelerin de önemli bir rolü olduğu göz ardı edilmemelidir. Üretim ve dağıtım süreçlerinde aktif bir rolü olan işletmelerin sürdürülebilir kalkınma noktasında yaptığı katkı yadsınamaz. Siz de uluslararası anlamda çok değerli olan sürdürülebilir kalkınma için standartlara uymalısını. Böylelikle sonuçlar tam da hedeflere uygun bir şekilde ilerleyecektir.